Yaşamak ne
garip şey. Neredeyse her gün düşünüyorum bunu. Hangi nefesim son nefesim
olacak? Sonra ilk nefesimi merak ediyorum. O kadar çabalamışım hayata
tutunmuşum, doğmuşum, büyümüşüm ama saçma saçma olayları kendime dert ediyorum.
Hangi dert sonuncusu olacak ve huzura
kavuşacağım? Dertlerin sona ermesi diye bir şey mümkün bile değil.
Yaşamak için çabalıyorum, çabalarken
yaşamayı unutuyorum. Bazen diyorum, asgari ihtiyaçlarımı
karşılayacak kadar imkanım olsun hayatım boyunca odamda oturup kitap okuyayım,
yazı falan yazayım arada. Ama okuyacak kitabım hep olsun. Bu günlerde kendim
okumak için aldığım kitapların hepsi bitti. Yenisini almak için bir sürü yol
gitmem gerekiyor üşeniyorum evde ki ansiklopedileri falan okumaya başladım.
İşte bunu sevmiyorum, hiç ihtiyacım olmayacak ve ilgimi çekmeyen şeyleri bile
okumak zorunda kalıyorum. Neden ? Çünkü okumadığım zaman yaşıyormuş gibi
hissedemiyorum. Çabalarken yaşamayı unutmuşum gibi oluyor işte böyle zamanlar.
Ben yaşamak istiyorum, çabalamayı ben yapmayayım o kendi kendisine olsun kendi
köşesinde. Ben yapmasam da çabalamış olmak istiyorum. Bana böyle dayatmışlar. “Yaşamak
istiyorsan çabalayacaksın, yoksa ölürsün.” Yok be abi, ölmüyorum şuan yazıyorum
yaşamak için falan çabalamıyorum ama hala yaşıyorum.
Bu sefer hiçbir
şey anlatmadan bitirmeyi planlıyorum yazımı, her zaman bir şey anlatacağım diye
söz vermedim. Genel de boş konuşuyor görünüyorum, belki de öyledir. Ama
dikkatli baksanız, dinleseniz aslında o kadar da boş değil. Aynı şeyleri
düşünmüyoruz, aynı şekilde hayata bakmıyoruz diye ben boş konuşuyor olmam
heralde. Konuşmazsam o zaman daha büyük bir sıkıntı var, o halim hiç
çekilmiyor. Hele konuşmama alıştıysan. Böyle işte tatil bitti artık, saçma bir
ders programım var. İnşallah ölmeden bu yılı da bitiririm. Çünkü her gün
uyanmak için çabalayacağım gibi gözüküyor.
Sadece
konuşmak için yazdığım, yazmak için konuştuğum bir şey oldu bu.
Görüşürüz