22 Ocak 2018 Pazartesi

Problemlerimiz: Kalitesiz Eğlence Anlayışı

Sanki aylardır yazı yazmıyormuş gibi hissediyorum. Aslında daha iki hafta olmuş. İçimde bir gönül kırgınlığı var ve bunun o kadar çok sebebi var ki hangi birisini çözeceğimi bile bilmiyorum. Belki çözmeye çalışsam da çözemeyeceğim için bu kırgınlığa alışmaya çalışıyorum.

Hiçbir zaman eğlenmeyi müzik eşliğinde dans etmek, sarhoş olmak olarak göremedim. Şimdi diyebilirsiniz böyle mi eğleniliyormuş diye, gerçekten de sosyal medyada gezindiğiniz zaman fark edeceksiniz ki geceleri gece diskoya gidip içip sarhoş olmak “eğlence” sayılıyor. “Ooo bu gün kopuyoruz abi” lafları havada uçuyor da niye? Eğlenmeyi diskoya, efkârı meyhaneye sıkıştırmış bir topluluğa sahibiz ne yazık ki.

Hayatımda bir kere gittim galiba diskoya, onda da meraktan gitmiştim. Pek eğlendiğimi de hatırlamıyorum yıllar önceydi. Hiç efkârlanıp da meyhaneye içmeye gitmişliğim de yoktur. Belki kendimi kalabalık ortamlarda rahatsız hissettiğimdendir bilmiyorum ama çok anlamsız gözüküyor böyle şeyler bana.

Hadi bunları “özgürlük ulan işte ne kurcalıyorsun” diyenlerin hatırına görmezden geleyim de bir de neredeyse her gün “ortam” dediğiniz şeyde vakit geçirirken bunları paylaşmanıza ne demeli? Bakın, arkadaşlarınızla piknik yaparsınız toplanıp hadi bir fotoğraf çekilelim diye çekildiğiniz fotoğrafı paylaşırısınız tamam ona lafım yok. Diskodaki çalan şarkıyı veya ortamı zifiri karanlıkta çekip paylaştığında ne elde etmeye çalışıyorsun bilmiyorum ama ben sadece “ucuzluk” olarak görüyorum bunları.

Şimdi ucuzluk dediğimde aklıma geldi. Kızlar siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Yanınızda, yolda gördüğümüzde suratına bakmayacağımız, oturup iki kelime edilemeyecek, edilse de araba, kız, para vb. şeyler konuşan(onları tanıyorum da ondan söylüyorum, dinleyin beni ben bilirim bunları) insanlarla gezerek kendinizi küçülttüğünüzün farkında değil misiniz? Resmen ucuzluk abidesi gibisiniz be. Kızlar diye başladım burada söze çünkü bu insanlara laf anlatamadığımı fark ettim artık belki siz anlarsınız.

Vasıfsız üç beş insanın başlattığı kalitesiz insanların kalitesiz “eğlence” anlayışından bana gına geldi artık. Şu hayatta zaten üç kuruş para kazanılıyor belki o bile kazanılmıyor, bu parayı alıp birkaç saatlik eğlenceniz için boşluğa gömmeyin. Baştan beri anlatıp duruyorum, kapitalizm insanı anasından doğduğuna pişman eder diye işte burada anlattığım şey bile bununla alakalı. İnsanları ucuzlatıp, malları pahalılaştıran düzenin en çarpıcı örneği bu anlattığım “eğlence” anlayışınız. Ailenizle, arkadaşlarınızla ya da ne bileyim sevdiklerinizle oturup bir bardak çay içip sohbet ettiğinizdeki huzuru gerçekten yukarıdaki şeylerde bulabiliyor musunuz?

Şimdi bunu yazdım da, yine kendime yazdım farkındayım. Niye biliyor musun? Çünkü bu saatlerde zaten kafanız çoktan bir milyon olmuştu ve “ulan bunu mu okuyayım be Bülent kafamı düşürüyorsun” dediniz.
İyi EĞLENCELER.



8 Ocak 2018 Pazartesi

İki arada bir

Saat beş miymiş?
Dokuz geçiyordu.
Yılın sekizincisi, günüdür her halde artık
Oturdum, oturuyordum
Oturmuştum.
Niye bitsindi bu gün?
Keşke başlamasaydı dedin,
Dedin de anımsayamadım sebebini.

Gözlerin, gözlerime değmedikçe
Işıldardım, bir mum gibi
Bir mum gibiydim, incecik
Bitmiş miydim, yoksa?
Yeni başlıyoruz diyordum kendime
Daha yeni, çektim nefesimi.

Bir şarkı, bir kulaklıkla anlam kazanırdı.
Kulaklarım, -belki-
Belki bu, yüzden seni tanımazdım.
Pervasız değildim ama ilgilenmiyorum,
Çünkü devrindeyiz garipliklerin.
Tuhaf, gelmedi hiç çektiklerimizi susturma çabası
İki arada bir, yelde geçirdik iç çekişlerimi.

Bizden önce gelenlere apolitik,
Sesi verdiler.
Ondan, öncekilere de anarşik.
Biz? dedik
Nerede durmamalıydım?
Uyarmadılar, sevdik.
Öylesine bir sevdik ki biz de dahil
Evet, biz de dahil
Herkese her şeye nefretle baktırmak zorundaydık.
Sonra, sonraları -biz- bizimle olmayı bile kendimize yedirtmedik.

Ayrılıkçı bir nefretle
Nefretin doruklarındaydım.
İşte böyle böyle sevdik ve nefret ettim.
Ok gibi fırlayacaktı, tutanı bilinmeyen yaydan
Ateş gibi yanıyordu, devrilenlerin içinde.
Hepimiz kardeştik, hep beraber kaçtık
Sizden, bizden, senden.
Ve ben, bilindiklerin arasında

Bilinirken, bilinmiyordum.