İstibdat
var sevdiğim,
Söyleyemem
seni sevdiğimi.
Peki,
Sevdiğimi
söyleyemiyorsam
Şiirler
yazamıyorsam adının geçtiği
Anamın
dizine uzanıp anlatamıyorsam
Rakılar
boğazlayamıyorsam senli masalarda
Özgürlük…
Niye?
Üç
tarafımda dağlar
Diğer
tarafımda bir ova var.
Ovanın
sonu deniz…
Gezdim
tozdum dağları ovaları,
Taşlıkların
altındaki toprakları avuçladım.
Yaşamı
hissettim her tanecikte,
Veriminden
bir şey eksilmemiş.
Hala
emek ekip sevgi biçiyoruz
Boşuna
aşığı değilim bu diyarın.
Memurlar
kapıyı çalıyor.
Sevdiğim,
İstibdat
var istibdat.
Bir
yanda sıcak bir yanda soğuk
Çatışıyoruz,
“Mücadeleye
devam!” diye seslenemiyoruz.
İstibdatları
aşıp geleceğim sana.
Haykıracağım
adını denizlere,
Ölmezsem
eğer.
Tutuklanma
pahasına söylediklerim
Her
geçen gecede bir çentik daha
Riskler
boğazlayalım dostlar
Onların
almaya korktuğu riskler
Ve
Dün
gece yine masumlar ve zalimler vedalaştı
Sevginin
değerini öğrenenler ve öğretenler…
Yine
bize şairlik şanı düştü, dört duvar içinde.
Ölüme
yakınlaştığını hissettiğin nefeslerin
Mutluluğun
değerini bilenlerin bildirdikleri için
İmgeleme
sanatıyla zıtlaşıyorum.
Yine
benzetmese de betimleyecek derdimi diye korkuyorum.
Bu
şair zulmünü öğretmek istemezdim sevdiğime
Ama
yine de dayanıyor her mısrada atalarının hatırına
Mürekkep
yalamış yarların direnciyle
Bir
mum olup gözümün dikkatini cezbetmeyi başarınca
Fark
etmedim, tutuklandığımı.
Esaretim, söneceğin güne kadar.
Sonrası
özgürlük mü?
Bilmiyorum.
Yine
de özgürlük sevincine yakışabilir miyim?
Bilmiyorum.
İstibdat
var sevdiğim.
Söylediklerim
bile idamıma yetecekken hala,
Ama
hala içimde yakıyorsun cesaret meşalesini.
Başıma
ne geldiyse sana yetmekten geldi
Yine
de söylemek istiyorum.
İstibdat
var sevdiğim,
İstibdat.