Hüzün
sarıyor etrafımı günden güne. Hiç enerjim yokmuş gibi nefes alıp veriyorum.
Bazı insanlar görüyorum. Konuşmak istesem dahi içimde sözcükler sıralarına
girmiyor. Umursamaz bir tavır takındığımı sanıyorum. Halbuki hiçbir şey
yapmıyorum. Günden güne sönükleşiyor, kendimi örseliyorum. Bir çivi oluyorum
bir de çekiç kendi kendimi betona gömüyorum. Farkındayım aslında dışlanmıyor, kendimi dışlıyorum. Müziğin sesi kulaklığıma az geldiğini dert ediniyorum.
Uykudan uyanmak da içimden gelmiyor. Dedim zaten hüzün sarıyor etrafımı. Hüzün
bir sonbaharda umut ettiklerinizi götürmekten başka hiçbir şey yapmıyor.
Hayatta
birçok şeyden ders çıkartıyorum ama yine de nedense bir adım ileriye
gidemiyorum. Galiba üşengeçlik denilen durum karakterime kadar işlemiş.
Hayatımı her gün baştan aynı şekilde kurguluyorum, ancak dediğim gibi hiçbir
adım atmıyorum. Gerçekleştirmeyeceksem neden sürekli kendimi yoruyorum?
Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum. Hüzün sarıyor etrafımı yine ümitsizleşiyorum,
yine üşengeçleşiyorum.
Bir
sigara yakıyorum. Hava soğuk, pencerelerim kapalı, duman odamı dolduruyor.
Bilgisayarın ışığında dumanlar dans ediyor görebiliyorum. İçime zehir ve huzur
aynı anda doluyor. Hissizleşiyorum, daha doğrusu ne hissedeceğimi bilemiyorum.
Her yanan sigarada ölüme yaklaştığımı düşünüyorum ama içmesem de öleceğim
aklıma geliyor ve umursamıyorum. Hastalanıyorum, umursamıyorum. Yalnız
kalıyorum, umursamıyorum. Yalnız kalamıyorum, umursuyorum. Yalnız kalamamak acı
veriyor. Çünkü yalnız kalamadığımda biliyorum ki yine bir şeyler ters gidecek.
Yine kendimi gereksiz yere kıracağım.
Düşünüyorum
ve hüzünleniyorum..