Merhaba
Hayatımın belli bir rutine bağladığını fark ettim birkaç gündür.
Her gün uyanıyorum okula gidiyorum. Belli bir saat vakit geçiriyorum sonra eve
geliyorum yemekti haberdi falan derken gün bitiyor. Sonra yine aynı şeyler
tekrar etmeye devam ediyor. Böyle bir hayata nasıl başladım diye düşünüyorum.
Hep sıradanlaşmaktan nefret ettiğimden bahsediyorum ama hayatım belli şeyler
üzerine kuruldu bir anda. Bu yüzden rutini bozmak için biraz kafamı boşaltmam
gerekiyor galiba. Son zamanlarda yeni bir şeyi kafama sokamıyorum. Bildiğiniz
öğrenme özürlüsü oldum. Normalde duyduğum, okuduğum veya gördüğüm bir şeyi
neredeyse ilk seferde kafama işlerdim. Ama artık günlerimi versem de çok az
kısmı aklımda kalıyor. Acaba bir problemim mi var diye düşünmeden de
edemiyorum.
- Cennet ve Cehennem
Bu kadar kötülük, haksızlık, riyakarlık, savaş vb. bir sürü
şeyi etrafımda gördükçe hep şunu düşünüyorum; Acaba biz cehennemdeyiz ve
hepimiz aslında kötü insanlar mıyız? Bazen tabi iyilik yapan insanlar
görebiliyoruz. Ama herkesin bir kusuru var. Herkes hedeflerine ilerlemek için
birilerini geride bırakmak için her şeyi yapıyor. En azından umursamıyor kendi
işine bakıyor. Bazılarının da hedefi olmadığı için hedefi olanların hedefine
ilerlememesi için elinden geleni yapıyor. Gerçekten hepimiz cehennemde
olabiliriz. Eğer dinler hala gerçek ve son din olduğunu söylemeye etmeye devam
etmeseydi eminim ki insanlar her şeyin aslında bittiğini ve hepimizin
cezalandırıldığını düşünürdü. Gayet mantıklı değil mi? Bazı insanlar
hayvanları seviyor, besliyor diye gayet iyi insanlar diyoruz ama bu bile onların aslında iyi olduklarını
söylememiz için yeterli değil. Hepimizin yaptığı ve affedilmemiş olan
kötülüklerimiz yüzünden burada olabilirdik. Böyle düşününce acaba ben niye
buradayım diye de kendime sormam gerekir. Bende çok umursamazım. Ne kendime bir
yol koyuyorum ne de yolu olanların gitmesine yardım ediyorum. Tabi arada
bilerek bazılarının kendine gelmesi için yoluna taş koyduğumda oluyor.
Diyelim ki hepimiz şuan cehennemdeyiz. Elimizden ne gelir?
Kaderimize razı mı olacağız? Bence olmamalıyız. İnsanlar isterse, birlikte
olabilirse her şeyi değiştirebilirler. Cehennemi cennet yaparak yaşamak da
bizim elimizde bence. Ne mi yapılmalı bunun için? Ben zaten önceden anlatmıştım
bunları, kitaplarda da hep anlatılıyor. Okumak gerek güzel kardeşim. Sadece
okumak ve sorgulamalıyız. Yanlışlarımızı buldukça bunları düzeltmek için
mücadeleye devam etmeliyiz. Yoksa yaşamamızın, neslimizi devam ettirmemizin hiçbir
anlamı yok. Neslimizi devam ettirmek uğruna militan yetiştirmekten başka bir
şey yapmamış oluyoruz. Eğer bu sistemi düzeltmeyeceksek neslimizi yok edelim
yoksa bizden sonrakiler de bizim yaşadıklarımızı yaşayacak. Buna hiç gerek yok.
Bunların hepsi benim birazdan size göstereceğim ayetleri
okumamış olmam durumunda geçerli olabilirdi. Aksi taktirde bu anlattıklarımın
gerçek olduğu üzerine yüzlerce şey yazabilirdim. Ama nihayetin de Allah ve Kur’an’ın
bana bu durumda yol göstermesi benim için bir mucizedir. Yazım burada bitiyor
bundan sonrası internette denk geldiğim bir makaledir. Dünya ile ilgili
ayetleri konularına göre derlemişler ben beğendiğim için buraya bırakacağım. İyi
günler.
Dünya boş bir amaç
uğruna yaratılmamıştır
Biz gök ile yeri ve
aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık. Eğer bir eğlence edinmek
isteseydik, elbette onu katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık
(ENBİYA/16-17)
-
Doğrusu biz insanı,
imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da
onu işitici, görücü yaptık. (İNSAN/2)
O, hanginizin daha
güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür,
bağışlayandır. (MÜLK/2)
Her nefis ölümü
tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de
sonunda bize döndürüleceksiniz. (ENBİYA/35)
Biz yeryüzündeki
şeyleri kendisine süs olsun diye yarattık ki, insanların hangisinin daha güzel
amel edeceğini deneyelim. (KEHF/7)
Yoksa siz, kendinizden
önce gelip geçenlerin hali (uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden cennete
girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu
ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler:
"Allah'ın yardımı ne zaman?" derlerdi. Bak işte! Gerçekten Allah'ın
yardımı yakındır. (BAKARA/214)
Çaresiz biz sizi biraz
korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile
imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri! (BAKARA/155)
Andolsun ki, biz
içinizden cihad edenlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya ve yaptıklarınızla
ilgili haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi deneyeceğiz. (MUHAMMED/31)
Muhakkak siz,
mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce
kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici
bir çok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'dan gereği gibi korkarsanız,
şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir. (AL-İ İMRAN/186)
İnsanlar, imtihandan
geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini
mi sandılar?
Andolsun ki, biz
onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları
ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. (ANKEBUT/2-3)
-
Ey insanlar! Haberiniz
olsun ki, Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi
aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan sizi, Allah hakkında da aldatmasın.
(FATIR/5)
Nefsince de, sabah
akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen
dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi
anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık
olan kimseye uyma. (KEHF/28)
Ey insanlar!
Rabbinizden sakının ve bir günden korkun ki, baba çocuğuna hiçbir fayda
veremez. Çocuk da babasına hiçbir şeyle fayda sağlayacak değildir. Şüphesiz
Allah'ın vaadi gerçektir. O halde dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o çok
aldatıcı şeytan sizi Allah'ın affına güvendirerek aldatmasın. (LOKMAN/33)
-
Kendi içlerinde hiç
düşünmediler mi ki, Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasında bulunan her şeyi
ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre için yaratmıştır? Gerçekten insanların
çoğu, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. (RUM/8)
Kendilerine,
"Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin" denilenleri
görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı insanlardan,
Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize
savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet daha tanımış olsaydın da biraz
daha yaşasaydık?" derler. Onlara de ki: "Dünya zevki ne de olsa
azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan için daha hayırlıdır ve size kıl
kadar haksızlık edilmez." (NİSA/77)
Ey Muhammed! Sen
onlara dünya hayatının misalini ver. Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su
gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkileri (her renk ve çiçekten)
birbirine karışmış, nihayet bir çöp kırıntısı olmuştur. Rüzgarlar onu savurur
gider. Allah her şeye muktedirdir. (KEHF/45)
Dünya hayatının misali
şöyledir: Gökten indirdiğimiz su ile, insanların ve hayvanların yediği bitkiler
birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü süslerini takınıp süslendiği ve
sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandıkları bir sırada, geceleyin veya
gündüzün, ona emrimiz gelivermiştir, ansızın ona öyle bir tırpan atıvermişiz de
sanki bir gün önce orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluvermiştir. Düşünen bir
kavim için âyetlerimizi işte böyle açıklarız. (YUNUS/24)
-
Bu dünya hayatı sadece
bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat
odur. Keşke bilmiş olsalardı. (ANKEBUT/64)
Biliniz ki dünya
hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat
çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot,
ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur.
Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı,
aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. (HADİD/20)
Dinlerini bir oyun ve
bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve
hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi
için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile
hatırlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, kendisinden
alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için,
inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır.
(EN'AM/70)
Dünya hayatı ancak bir
oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder kötülükten sakınırsanız, Allah
size mükâfatınızı verir. Ve sizden bütün mallarınızı harcamanızı da istemez.
(MUHAMMED/36)
İnsanlara kadınlar,
oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler
kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Halbuki
bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak
yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır. (AL-İ İMRAN/14)