-
Ne demişler asla insanlara yaralarını gösterme. Sana vurmak istediklerinde ilk
oraya vururlar.
Belki
benim kendimi bu kadar dışlanmış hissetmemin sebebi, insanların zaafımı kolayca
anlayabilmesindendir. Gizemli, bilinmezle dolu insanlar daha çok sevilir. Ben
kendimi düğünlerde duvar kenarına oturup oynayanları izleyen insan olarak
görüyordum. Düşündüm de belki de ben sahnede oynayamadığı için saçma saçma el
çırpan insanımdır.
-
Zaafım ne mi? Size de söyleyeyim, benimle ne zaman konuşursanız konuşun şunu
hemen fark edersiniz ben yalnızımdır, ne zaman sorarsanız sorun evdeyimdir. Ne
mi yapıyorum? Bilgisayar başında öyle sizin belki pek önemsemediğiniz ve aman
elimden ne gelir ne değişir diye düşündüğünüz şeylerle kafamı meşgul ediyorum.
Ne yapayım oturup televizyonda evlilik programı mı seyredeyim? Hatta gidip
birisine talipte mi olayım istiyorsunuz?
-
Yine bak çok güzel bir şey söylemişler: Hakkında ne kadar az şey bilirlerse o
kadar özgür olursun.
Önceden
yazdığım bir yazım var, Hiç kimse hiçbir zaman özgür olamaz isimli yazımdan
bahsediyorum. İşte bu yazımı bu yüzden yazdım. Ben özgür olamam. Çünkü her
şeyimi rahatça birilerine anlatabiliyorum. Sonra işte insanlara o rahatça
anlattığım şeyler yüzünden bağlanıp kalıyorum. Açık sözlü olmak benim en kötü
özelliğimdir heralde. Tabi şimdi otursak konuşsak sizinle, açık sözlü insanları
çok severim ben klişesini yapıştırırsınız hemen.
-
Kendimi şöyle teselli ediyorum ben: Ne kadar mükemmel olursan ol, beğenmeyen
birisi mutlaka olacaktır. Her şeyimi gizlesem hakkımda çok az şeyi konuşurken
anlatsam, her gün dışarıda gezdiğimi, bir sürü kişiyle takıldığımı/tanıdığımı
söyleseydim ne bileyim maddiyata ve fiziki görünüşe önem verseydim belki ilgi
çekerdim. Ama ben böyle birisi olamam. Bu benim düşünce sistemime ve
karakterime aykırıdır. Yalnız olmamak için, sosyalleşmek için kendimden
tiksineceğim bir duruma mı gireceğim? Odamda bilgisayar başında ölür kalır daha
iyidir bence.
-
Şimdi diyebilirsiniz, tam yeri bak burası. Aman Bülent çok abartıyorsun,
insanlara arkadaşlarına tekrar dönebilirsin, biraz çabalasan olur falan demeniz
gerekiyor illa ki demi? Bende şöyle derim; Sevdiklerim geride kalmadı, ben
geride kaldım. Ve ben onlara yetişemeyecek kadar güçsüz ve üşengeç hissediyorum
kendimi. Evet, belki haklısınızdır karamsarımdır ne bileyim belki de çok
abartıyorumdur. Aslında çok pişmanım ve pişmanlık insanı yavaşça çürütür. Bu
yüzden kendimi çok güçsüz hissediyorum. Tedavisi falan var mıdır acaba?
-
Neyse, bunları size anlatıyorum çoğu kimse dinlemiyor bile ama gerçekten
üzülmüyorum şuan halime falan. Biliyorum çünkü benim o hayalimin aşkı ölümle
tanıştığımdan sonra beni fark edecek. Uff çok mu klasik kaçtı buraya bu laf?
Önemli
olan hayata iz bırakabilmek dostlar, bu bir gerçek ki filmin sonunda hepimiz
öleceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder