13 Ocak 2017 Cuma

Sorgum ve savunmam gibi


- Ne demişler asla insanlara yaralarını gösterme. Sana vurmak istediklerinde ilk oraya vururlar.
Belki benim kendimi bu kadar dışlanmış hissetmemin sebebi, insanların zaafımı kolayca anlayabilmesindendir. Gizemli, bilinmezle dolu insanlar daha çok sevilir. Ben kendimi düğünlerde duvar kenarına oturup oynayanları izleyen insan olarak görüyordum. Düşündüm de belki de ben sahnede oynayamadığı için saçma saçma el çırpan insanımdır.

- Zaafım ne mi? Size de söyleyeyim, benimle ne zaman konuşursanız konuşun şunu hemen fark edersiniz ben yalnızımdır, ne zaman sorarsanız sorun evdeyimdir. Ne mi yapıyorum? Bilgisayar başında öyle sizin belki pek önemsemediğiniz ve aman elimden ne gelir ne değişir diye düşündüğünüz şeylerle kafamı meşgul ediyorum. Ne yapayım oturup televizyonda evlilik programı mı seyredeyim? Hatta gidip birisine talipte mi olayım istiyorsunuz?

- Yine bak çok güzel bir şey söylemişler: Hakkında ne kadar az şey bilirlerse o kadar özgür olursun.
Önceden yazdığım bir yazım var, Hiç kimse hiçbir zaman özgür olamaz isimli yazımdan bahsediyorum. İşte bu yazımı bu yüzden yazdım. Ben özgür olamam. Çünkü her şeyimi rahatça birilerine anlatabiliyorum. Sonra işte insanlara o rahatça anlattığım şeyler yüzünden bağlanıp kalıyorum. Açık sözlü olmak benim en kötü özelliğimdir heralde. Tabi şimdi otursak konuşsak sizinle, açık sözlü insanları çok severim ben klişesini yapıştırırsınız hemen.

- Kendimi şöyle teselli ediyorum ben: Ne kadar mükemmel olursan ol, beğenmeyen birisi mutlaka olacaktır. Her şeyimi gizlesem hakkımda çok az şeyi konuşurken anlatsam, her gün dışarıda gezdiğimi, bir sürü kişiyle takıldığımı/tanıdığımı söyleseydim ne bileyim maddiyata ve fiziki görünüşe önem verseydim belki ilgi çekerdim. Ama ben böyle birisi olamam. Bu benim düşünce sistemime ve karakterime aykırıdır. Yalnız olmamak için, sosyalleşmek için kendimden tiksineceğim bir duruma mı gireceğim? Odamda bilgisayar başında ölür kalır daha iyidir bence.

- Şimdi diyebilirsiniz, tam yeri bak burası. Aman Bülent çok abartıyorsun, insanlara arkadaşlarına tekrar dönebilirsin, biraz çabalasan olur falan demeniz gerekiyor illa ki demi? Bende şöyle derim; Sevdiklerim geride kalmadı, ben geride kaldım. Ve ben onlara yetişemeyecek kadar güçsüz ve üşengeç hissediyorum kendimi. Evet, belki haklısınızdır karamsarımdır ne bileyim belki de çok abartıyorumdur. Aslında çok pişmanım ve pişmanlık insanı yavaşça çürütür. Bu yüzden kendimi çok güçsüz hissediyorum. Tedavisi falan var mıdır acaba?

- Neyse, bunları size anlatıyorum çoğu kimse dinlemiyor bile ama gerçekten üzülmüyorum şuan halime falan. Biliyorum çünkü benim o hayalimin aşkı ölümle tanıştığımdan sonra beni fark edecek. Uff çok mu klasik kaçtı buraya bu laf?

Önemli olan hayata iz bırakabilmek dostlar, bu bir gerçek ki filmin sonunda hepimiz öleceğiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder