16 Nisan 2020 Perşembe

İstibdat


İstibdat var sevdiğim,
Söyleyemem seni sevdiğimi.

Peki,
Sevdiğimi söyleyemiyorsam
Şiirler yazamıyorsam adının geçtiği
Anamın dizine uzanıp anlatamıyorsam
Rakılar boğazlayamıyorsam senli masalarda
Özgürlük…
Niye?

Üç tarafımda dağlar
Diğer tarafımda bir ova var.
Ovanın sonu deniz…

Gezdim tozdum dağları ovaları,
Taşlıkların altındaki toprakları avuçladım.
Yaşamı hissettim her tanecikte,
Veriminden bir şey eksilmemiş.
Hala emek ekip sevgi biçiyoruz
Boşuna aşığı değilim bu diyarın.

Memurlar kapıyı çalıyor.
Sevdiğim,
İstibdat var istibdat.
Bir yanda sıcak bir yanda soğuk
Çatışıyoruz,
“Mücadeleye devam!” diye seslenemiyoruz.
İstibdatları aşıp geleceğim sana.
Haykıracağım adını denizlere,
Ölmezsem eğer.

Tutuklanma pahasına söylediklerim
Her geçen gecede bir çentik daha
Riskler boğazlayalım dostlar
Onların almaya korktuğu riskler
Ve
Dün gece yine masumlar ve zalimler vedalaştı
Sevginin değerini öğrenenler ve öğretenler…
Yine bize şairlik şanı düştü, dört duvar içinde.

Ölüme yakınlaştığını hissettiğin nefeslerin
Mutluluğun değerini bilenlerin bildirdikleri için
İmgeleme sanatıyla zıtlaşıyorum.
Yine benzetmese de betimleyecek derdimi diye korkuyorum.
Bu şair zulmünü öğretmek istemezdim sevdiğime
Ama yine de dayanıyor her mısrada atalarının hatırına
Mürekkep yalamış yarların direnciyle
Bir mum olup gözümün dikkatini cezbetmeyi başarınca
Fark etmedim, tutuklandığımı.
Esaretim, söneceğin güne kadar.
Sonrası özgürlük mü?
Bilmiyorum.
Yine de özgürlük sevincine yakışabilir miyim?
Bilmiyorum.

İstibdat var sevdiğim.
Söylediklerim bile idamıma yetecekken hala,
Ama hala içimde yakıyorsun cesaret meşalesini.
Başıma ne geldiyse sana yetmekten geldi
Yine de söylemek istiyorum.
İstibdat var sevdiğim,
İstibdat.