Ortalama her insanın günümüz Türkiye'sinde eğitimli olması
için 12-16 yıl kadar okul okumuş olması gerekiyor. Peki ne için?
Ciddi anlamda üniversiteye başladığım zaman yani ilk gittiğim
bölümü bırakıp başka bölümde başladığımda başıma gelen bir olay hiç aklımdan çıkmaz.
Normal bir 1. Sınıf gibi ilk hafta okula giden sadece biz vardık. Hocalarda
bölümü tanıtmak için ders işlemeyip sohbet ediyordu. O zamandan sonra takdir
ettiğim bir hocam şunu söyledi. “Buradan mezun olunca iş bulmak için burada değilsiniz. Şu ana kadar öğrendiklerinizi daha da geliştirmek ve daha fazla
şey öğretmek için üniversite vardır. Üniversite sizi iş sahibi yapmaz sadece size daha fazla bilgi öğretir.” Daha sonra sınıfımda çoğu kişiye ne olmak
istediklerini sorduklarında çoğunluk öğretmen olmak istediğini söylemişti. Yani
16 sene okul okuyup lisedeki çocuklara önceden bulunmuş hatta çoğu çağ dışı
kalmış bilgileri aktarmayı amaç edinmişler. Öğretmen olmak güzel bir şey. Ancak
bizim ülkemizin öğretmen eksikliği mi var? Bizim ülkemizin araştıran, fikir
üreten bilim insanlarına ihtiyacı var. Gelişmemiz için asıl önemli olan şey
araştırmak ve üretmektir. Bu alanda çok fazla eksiğimiz olduğu apaçık.
Hocamın söylediği şey üniversiteye başlarken aklımda olan
fikrin tamamını yansıtıyordu. İş bulmak para kazanmak gibi bir derdim hiç
olmadı. Bir çok kez çalışıp para kazanmaya çalıştım. Açıkçası bir haftadan
fazla tahammül edebildiğim yer şimdiye kadar da olmadı. Bu arada öyle zengin
bir ailenin çocuğu falan değilim beni tanıyanlar bilir. Orta gelirli bir
ailenin çocuğu olarak yaşıyorum. İmkanlarım kısıtlı, herkesin yüzleştiği
problemler bizim ailemizde de var. Bundan şikayetçi de değiliz. İleride para
kazanmam gerektiğini de biliyorum. Ama
sıradan insan olarak sıradan işler yapıp birkaç lira para kazanmak beni mutlu
etmez. Dünyaya bu yüzden mi geldim yani ? Bir yerde 8-5 çalışayım üç beş kuruş
para kazanayım sonra gidip eve uyuyayım sonra yine aynı muhabbetler devam
etsin. Bu mu istediğimiz hayat ? Herkes memur olmak istiyor. Bazıları işçi olup
patronların kararlaştırdığı insanlık dışı çalışma saatlerinde yaşamaya
çalışıyorlar. O veya bu şekilde para kazanıp vakitleri geçiyor. Hemde yaptıkları
işten mutlu olmadan. Neyse.
Herkes memur işçi vb. işlerle uğraşırsa nasıl gelişeceğiz?
Sadece Türkiye için değil Dünya için bile bu böyle. Bankalar insanları soyuyor,
devlet gerektiğinden fazla vergi topluyor, çalışanların hakları yok, insanlar
bıkmış ve tükenmiş halde. Kimse nasıl bir şeyler üretirim insanlığı daha
ileriye götürürüm diye düşünmüyor. Herkes kendisini ailesini düşünüyor, gününü
kurtarma derdinde. Farkında olmadan yok oluyoruz. Tek hedefimiz evimiz olsun
arabamız olsun evleneyim yuva kurayım gibi tamamen maddiyata dayalı şeyler.
Evlenmek bile maddi bir şey aslında. Evlenip çocuk sahibi olayım iyi bir eşim
olsun mutlu olurum diye düşünülüyor. Ama hiç şunu düşünmüyorlar “Çocuğum olunca
onu hangi bilgiyle nasıl eğitebilirim?” Arkadaş senin daha kendi düşüncen yok,
fikrin yok. Herkesin düşündüğü, yaptığı şeyleri yapıyorsun. Bunları mı
aktaracaksın çocuğuna? Onu da büyüteceksin sonra sıradan bir iş yapması için çabalayacaksın. Sıradan insan üreteceksin.
“Ben çalışayım iyi imkanlar sunayım çocuklarıma onlar büyük
insan olur” diye bir saçmalık ortalıkta dolaşıyor. İlk önce kendini
geliştireceksin. İlk önce kendin okuyacaksın, düşüneceksin. Kendi karakterini
bile oturtmadan çocuklarının veya çevrendekilerin iyi insan olmasını
bekleyemezsin. Bu ülkede 80 milyon insan var. Herkes bir fikir üretse, herkes
bir kitap okusa, herkes bir makale yazsa, herkes bir kitap yazsa, herkes bir
yeni buluş yapsa seksener milyon birikimimiz olur. İşte o zaman atalarımıza layık
torunlar olabiliriz. “Dünyaya hükmeden devletler kuran ecdadın torunlarıyız”
diye ortalıkta dolaşıyoruz. Ama onlara layık olmak için hiçbir şey yapmıyoruz.
İnsanlara her şeyden fazla değer veren ataların torunları kendisini kurtarmak
için kendi vatanının insanını küçük düşürüyor, suçluyor, eziyor, hor görüyor.
Neden? Öldüğünde, bir günden daha az yaşadığını fark edeceği şu hayat için. Şuan 22 yıl yaşadım. Nasıl geçti? İlk
hatırladığım şeyler bile sanki dün yaşanmış gibi. Bu kadar hızlı geçen bir
hayat için birbirimize yapmadığımız kalmıyor. Ne için? Hiç uğruna.
Demek istediklerimi özetleyip bitiriyorum.
Şu değersiz, nasıl geçtiğini anlamadığımız hayatta sıradan
bir insan olmak için çabalamayı bırakmalıyız artık. Birazcık da olsa
düşünmeliyiz. Araştırmalıyız. İlk önce kendimizi sonra da etrafımızdaki
insanları aydınlatmaya çalışmalıyız. Hiçbir zaman “Her şeyi biliyorum veya çok
şey biliyorum” diye övünmeden yeni bir şeyler bulmak ve üretmek için
çabalamalıyız. Bırakın sıradan insanlar zaten her zaman olacak. Biz farklı
olalım. Biz çabalayalım insanlar için. Bir şeye inanırken ilk önce onu
sorgulamayı öğrenmeliyiz. Bu dünyada sorgulanamayacak bir şey yok. Eğer bir
tanrıya bile inanıyorsak ilk önce onun gerçekten tanrı olduğunu sorgulayıp buna
inanmamız gerekiyor. Yoksa sıradan inançlı gözüken ama aslında inandıkları şey
hakkında etrafta konuşulan şeyler dışında hiçbir şey bilmeyen insanlardan
oluruz. İnsanların iyi dedikleri, insanların bizim önümüze koyduğu yolları
değil kendi doğrularımızı, hedeflerimizi, istediğimiz hayatı kendimiz yapmaya
çalışmalıyız. Bir şeyi ne kadar çok insan söylüyorsa onu doğru kabul
etmemeliyiz. Herkes yanılabilir. Biz düşünüp sorgulayıp kendi fikirlerimizi
üretmeye başlamalıyız artık.
İnsanlık için ümidim hala devam ediyor. İnşallah bir gün yok
olduğumuzu anlayabiliriz. Görüşürüz. Yorumlarınızı iletirseniz sevinirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder