7 Mayıs 2016 Cumartesi

Problemlerimiz: Sıradan insanlar arasında olmak için çabalamak

Ortalama her insanın günümüz Türkiye'sinde eğitimli olması için 12-16 yıl kadar okul okumuş olması gerekiyor. Peki ne için?

Ciddi anlamda üniversiteye başladığım zaman yani ilk gittiğim bölümü bırakıp başka bölümde başladığımda başıma gelen bir olay hiç aklımdan çıkmaz. Normal bir 1. Sınıf gibi ilk hafta okula giden sadece biz vardık. Hocalarda bölümü tanıtmak için ders işlemeyip sohbet ediyordu. O zamandan sonra takdir ettiğim bir hocam şunu söyledi. “Buradan mezun olunca iş bulmak için burada değilsiniz. Şu ana kadar öğrendiklerinizi daha da geliştirmek ve daha fazla şey öğretmek için üniversite vardır. Üniversite sizi iş sahibi yapmaz sadece size daha fazla bilgi öğretir.” Daha sonra sınıfımda çoğu kişiye ne olmak istediklerini sorduklarında çoğunluk öğretmen olmak istediğini söylemişti. Yani 16 sene okul okuyup lisedeki çocuklara önceden bulunmuş hatta çoğu çağ dışı kalmış bilgileri aktarmayı amaç edinmişler. Öğretmen olmak güzel bir şey. Ancak bizim ülkemizin öğretmen eksikliği mi var? Bizim ülkemizin araştıran, fikir üreten bilim insanlarına ihtiyacı var. Gelişmemiz için asıl önemli olan şey araştırmak ve üretmektir. Bu alanda çok fazla eksiğimiz olduğu apaçık.

Hocamın söylediği şey üniversiteye başlarken aklımda olan fikrin tamamını yansıtıyordu. İş bulmak para kazanmak gibi bir derdim hiç olmadı. Bir çok kez çalışıp para kazanmaya çalıştım. Açıkçası bir haftadan fazla tahammül edebildiğim yer şimdiye kadar da olmadı. Bu arada öyle zengin bir ailenin çocuğu falan değilim beni tanıyanlar bilir. Orta gelirli bir ailenin çocuğu olarak yaşıyorum. İmkanlarım kısıtlı, herkesin yüzleştiği problemler bizim ailemizde de var. Bundan şikayetçi de değiliz. İleride para kazanmam gerektiğini de  biliyorum. Ama sıradan insan olarak sıradan işler yapıp birkaç lira para kazanmak beni mutlu etmez. Dünyaya bu yüzden mi geldim yani ? Bir yerde 8-5 çalışayım üç beş kuruş para kazanayım sonra gidip eve uyuyayım sonra yine aynı muhabbetler devam etsin. Bu mu istediğimiz hayat ? Herkes memur olmak istiyor. Bazıları işçi olup patronların kararlaştırdığı insanlık dışı çalışma saatlerinde yaşamaya çalışıyorlar. O veya bu şekilde para kazanıp vakitleri geçiyor. Hemde yaptıkları işten mutlu olmadan. Neyse.

Herkes memur işçi vb. işlerle uğraşırsa nasıl gelişeceğiz? Sadece Türkiye için değil Dünya için bile bu böyle. Bankalar insanları soyuyor, devlet gerektiğinden fazla vergi topluyor, çalışanların hakları yok, insanlar bıkmış ve tükenmiş halde. Kimse nasıl bir şeyler üretirim insanlığı daha ileriye götürürüm diye düşünmüyor. Herkes kendisini ailesini düşünüyor, gününü kurtarma derdinde. Farkında olmadan yok oluyoruz. Tek hedefimiz evimiz olsun arabamız olsun evleneyim yuva kurayım gibi tamamen maddiyata dayalı şeyler. Evlenmek bile maddi bir şey aslında. Evlenip çocuk sahibi olayım iyi bir eşim olsun mutlu olurum diye düşünülüyor. Ama hiç şunu düşünmüyorlar “Çocuğum olunca onu hangi bilgiyle nasıl eğitebilirim?” Arkadaş senin daha kendi düşüncen yok, fikrin yok. Herkesin düşündüğü, yaptığı şeyleri yapıyorsun. Bunları mı aktaracaksın çocuğuna? Onu da büyüteceksin sonra sıradan bir iş yapması için  çabalayacaksın. Sıradan insan üreteceksin.
“Ben çalışayım iyi imkanlar sunayım çocuklarıma onlar büyük insan olur” diye bir saçmalık ortalıkta dolaşıyor. İlk önce kendini geliştireceksin. İlk önce kendin okuyacaksın, düşüneceksin. Kendi karakterini bile oturtmadan çocuklarının veya çevrendekilerin iyi insan olmasını bekleyemezsin. Bu ülkede 80 milyon insan var. Herkes bir fikir üretse, herkes bir kitap okusa, herkes bir makale yazsa, herkes bir kitap yazsa, herkes bir yeni buluş yapsa seksener milyon birikimimiz olur. İşte o zaman atalarımıza layık torunlar olabiliriz. “Dünyaya hükmeden devletler kuran ecdadın torunlarıyız” diye ortalıkta dolaşıyoruz. Ama onlara layık olmak için hiçbir şey yapmıyoruz. İnsanlara her şeyden fazla değer veren ataların torunları kendisini kurtarmak için kendi vatanının insanını küçük düşürüyor, suçluyor, eziyor, hor görüyor. Neden? Öldüğünde, bir günden daha az yaşadığını fark edeceği şu hayat için.  Şuan 22 yıl yaşadım. Nasıl geçti? İlk hatırladığım şeyler bile sanki dün yaşanmış gibi. Bu kadar hızlı geçen bir hayat için birbirimize yapmadığımız kalmıyor. Ne için? Hiç uğruna.

Demek istediklerimi özetleyip bitiriyorum.
Şu değersiz, nasıl geçtiğini anlamadığımız hayatta sıradan bir insan olmak için çabalamayı bırakmalıyız artık. Birazcık da olsa düşünmeliyiz. Araştırmalıyız. İlk önce kendimizi sonra da etrafımızdaki insanları aydınlatmaya çalışmalıyız. Hiçbir zaman “Her şeyi biliyorum veya çok şey biliyorum” diye övünmeden yeni bir şeyler bulmak ve üretmek için çabalamalıyız. Bırakın sıradan insanlar zaten her zaman olacak. Biz farklı olalım. Biz çabalayalım insanlar için. Bir şeye inanırken ilk önce onu sorgulamayı öğrenmeliyiz. Bu dünyada sorgulanamayacak bir şey yok. Eğer bir tanrıya bile inanıyorsak ilk önce onun gerçekten tanrı olduğunu sorgulayıp buna inanmamız gerekiyor. Yoksa sıradan inançlı gözüken ama aslında inandıkları şey hakkında etrafta konuşulan şeyler dışında hiçbir şey bilmeyen insanlardan oluruz. İnsanların iyi dedikleri, insanların bizim önümüze koyduğu yolları değil kendi doğrularımızı, hedeflerimizi, istediğimiz hayatı kendimiz yapmaya çalışmalıyız. Bir şeyi ne kadar çok insan söylüyorsa onu doğru kabul etmemeliyiz. Herkes yanılabilir. Biz düşünüp sorgulayıp kendi fikirlerimizi üretmeye başlamalıyız artık.


İnsanlık için ümidim hala devam ediyor. İnşallah bir gün yok olduğumuzu anlayabiliriz. Görüşürüz. Yorumlarınızı iletirseniz sevinirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder