4 Mayıs 2018 Cuma

Yine Rastgele Bir Şeyler


Rastgele başlıyorum bu sefer bakalım nereye gideceğiz. Yazılarımı sonradan geriye dönüp düzeltmeyi sevmiyorum. Nasıl düşünüyorsam öyle yazmayı seviyorum. Çünkü gerçek hayatta ağzından çıkan bir şeyi geriye dönüp silemezsin ve düzeltemezsin. Ben her yazdığımı yazmadan önce ve yazarken yaşıyorum bunu neden geri almak isteyeyim? Geriye almak istediğim şeyler var ancak hayat, bir akış içerisinde. Bu yüzden akışı durdurmaya çalışmak veya bunu kabullenmemek gereksiz bir çabadan öteye gitmeyecek. Gereksiz hayalperestlikten de bildiğiniz üzere bana iğreti geldi ve geliyor.

Başarılı olmak veya olmamak, bunların pek bir önemi yok benim için. Önemli olan mücadele edebilmek, her alanda hatta en ufak bir şey için bile mücadele edebilmek. Başarılı olmamak diye bir şeyi kabul etmiyorum. Çünkü her başarısızlık, başarı için bir adımdır. Yürümeyi tek denemede öğrenmedik, okumayı da öyle. Bu yüzden başarısız olduk diye mücadelemizden dönmek, en basit ifadeyle korkaklıktır benim gözümde.

Yanlış zamanın doğru insanları veya doğru zamanın yanlış insanlarındanım. Şundan eminim ki öve öve bitiremediğimiz atalarımızdan birisi gelseydi bu güne, yüzde doksan dokuz ihtimal ile şimdiye herhangi bir terör örgütüne üye olmaktan veya abidik gubidik bir nedenden içeriye girmişti. Ben ise dışarıda olmaktan ne anlayacağımı bile bilmiyorum. Çözümlemelerim yetersiz kalıyor bu konuda. Benim tarzım mı yanlış yoksa yanlış zamanda yanlış insanlarla mı uğraşıyorum? Neden bir şeyi başaramıyorum?

Ey insanlar! diye bağırarak şunu söyleyeceğim size: “Put sadece heykel tarzı şeylere denmez. Bunu öğrenin artık be kardeşim.” İnandığınız, gördüğünüz veya görmediğiniz, insan, bitki, hayvan, herhangi bir eşya ve nesne de put olur. Size put dedikleri şey heykel aslında diye kim öğrettiyse bu bilgi nereden geldiyse sizi fena şekilde keriz yerine koymuş. Bırakın artık putlarınızı. Ayrıca dogma dediğimiz şey ise sadece Hristiyanlar için geçerli dini terimler için kullanılmaz. Bilmem kim hazretlerinizin veya herhangi birisinin fikirlerini de körü körüne kabul edip bunu savunmak ve bunu eleştirtmemek bunları dogma, seni de kafir yapar haberin olsun. Bu arada kafir örten, gizleyen ve karartan demektir, GÜNAYDIN.

Geçenlerde birisi şöyle bir şey demişti bana: “Ya abi sen her şeyi reddediyorsun hiçbir şey istemiyorsun ama sürekli bir şeyleri kazanıyorsun/başarıyorsun” gibiydi söylediği şey yanlış hatırlamıyorsam. Şimdi olay şu şekilde oluyor. Kurtlar Vadisinde Memati’nin dediği tarzda bir şey ile karşı karşıyayım. “Polat Alemdar ne kadar parayı ittiyse para oluk gibi aktı, şanı şöhreti elinin tersiyle ittikçe şanı şöhreti arttı.” Benim de durum bu şekilde. İnanın ki ben bir şeyleri kazanmak için çabalayan birisi değilim. Ben ne söylüyorsam öyleyim. Ben sadece kendi düşündüğüm şekilde yaşıyorum ama bir şeyleri nedense elde ediyorum. Hala da hiçbir şey umurumda değil benim için. Ben sadece tecrübe kazanmak için bazı şeyleri deniyorum alacağımı alınca da kendi yolumu o kazandığım tecrübe ile düzenliyorum. Her gün de “Allah'ım beni senin yolundan ayırma, senden başkasına inanmıyorum ve güvenmiyorum.” diye dua ediyorum. Bu durumdan da şöyle bir şey çıkartıyorum kendime: Ben her gün böyle dua ederken hayatım bu şekilde ilerliyorsa demek ki yanlış bir yolda değilimdir.

Bu arada sağlık sistemi iyileşti falan diye konuşup duruyorlar, beni çıldırtmayın. Ben 18 yıl önce şimdikinden daha iyi tedavi oluyordum. Randevu bulamıyorsun, randevu bulsan haftalar sonrasına belki alabiliyorsun, doktor düzgünce iş yapmıyor veya yapamıyor, hastanelerin ekipman eksikleri sayamayacağım kadar fazla, üstüne üstlük görmediğim hizmetin parasını veriyorum. Sonra bana gelip diyorsun ki eski sağlık sistemi çok kötüydü. Hadi oradan diyorum, hadi oradan! Bir dişimi aylardır çektiremedim arkadaş, pense getirin sökücem artık.

Hadi görüşürüz, inşallah.



2 yorum:

  1. Yazınızda çok güzel hedeflerden bahsetmişsiniz.
    Din konusun en genel ifadelerin dışında yorum yapılmasından kaçınılması gereken bir konudur.
    Şu dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Kim ne yapıyorsa çıkarı için yapıyor.
    Eğer birileri dini kullanarak arı duru gerçeğin üzerine örtüyorsa çıkarı için yapıyordur.
    Yaptığının ne olduğunu bildiği için günah çıkaracak bir köşe zamanı geldiğinde bulacaktır. O zamanı yakalayabilmek ihtimal dahilinde olmayabilir.
    Bir şey yazılacaksa arı duru gerçeğin üzerini örtenlerin karşısından karşı duruş sergilemek için yazılmalıdır.
    İşin öte tarafı ise hidayete bakacaktır. İnsanın düzelmesi için birşeyler yazarız. Ama düzelmesi bizim elimizde değildir. Çünkü hidayetin kaynağı biz değiliz.
    Bir vesile olmak için çabalayabiliriz. Bu çaba takdir görürse hidayete vesile olabilir.

    İnsanın en büyük silahı görevini yaptıktan sonra dua etmek olacaktır.
    Dua ile kalın.

    Başarılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler, siz de dua ile kalın.

      Sil