Günümüzün
büyük hastalıklarından birisidir hayaletlerden medet ummak. Bir an gelir dara
düşeriz yetiş ya falanca deriz. Bir an gelir şu kişi şöyle söylemişti deriz.
Bunu söylememiz için hangi ideolojiye sahip olduğumuzun bir önemi yoktur aslında.
O an bize yardımcı olacak şey neyse eskilerden yapılmış bir şeyden yardım
alırız. Ama hep “eskiden” olana bakarız. Günümüzde ne yapıldığının, mevcut
koşulların aynı olup olmadığının veya bizim ne düşündüğümüzün hiçbir önemi
yoktur. Önemli olan “eskiden” beslenebilmektir. Bir söz eskiye dayanmıyorsa hükümsüzdür.
Yaşayışımız,
eğitimimiz, kültürümüz ve hayatımıza dair her şey eskiye bağlı olmak
zorundadır. Yoksa o şey önemsizdir. Neden? Çünkü eskiler her şeyin iyisini
bilir. Yeni bir şey söyledin mi? O zaman dışlanmaya ve eziklenmeye hazır ol.
Çünkü sen nereden bileceksin! Sus. Küçüksün sen, çünkü geç doğdun. Neyden geç
doğdun sana öğreteyim. Deneme yazmak için Montaigne’den, komünizm konuşmak için
Marx’tan, faşizm konuşmak için Mussolini’den, İslam’dan bahsetmek için ehl-i
sünnet imamlarından, tasavvuftan bahsetmek için Mevlana’dan ve Türkçülükten
bahsetmek için Ziya Gökalp’tan küçüksün. Çünkü onlardan sonra konuşmak kimsenin
haddine değildir, öğren bunları ÇOCUK. Eğer bu konularda ve daha nicelerinde
söz söyleyeceğinde eskilerdeki insanlar ne söylemiş diye bakacaksın ve onların
ağzından konuşacaksın. İlerleme mi? Sen eskidekilere geri kalmış mı diyorsun!
Hadsiz seni.
Bizim
konuşmaya ve daha nicelerine yaşımız yetmez. Biz sadece öl denildiğinde ölmeye
hazırlanan birer kurbanız. Sakın ki sesimizi çıkartmayalım, yoksa kurban
olamayız maazallah!
Bülent
Böceci
01.10.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder