Son birkaç haftadır doğru dürüst uyuyamadım.
Aslında düşünme olaylarımın azalmasını ve güçsüzleşmeyi bekliyordum. Tam
tersine daha fazla şey ile meşgul olmak ve günlerimin boş geçmemesine şaştım
kaldım. Haftalardır Azerbaycan Türkçesindeki eserlerle boğuşmamdan dolayı biraz
kendi içimde konuşurken lehçemin değişmeye başlaması da gerçekten garipsediğim
şeylerden. Bir yazıda okumuştum o ünlü filozoflar, bilim insanları falan günlük
yarımşar saatten 2 saat civarı uyuyorlarmış. Parça parça olmasının kötü
olacağını düşünürdüm ama sonuçlar pek öyle göstermiyor gördüğümüz kadarıyla.
Günümüz Dünyasında zeki olmak değil de çok
fazla bilgiyi kendinde biriktirebilen insanlar ön planda olduğundan dolayı ne
kadar az uyursak ve o kadar çok bilgiyle haşır neşir olursak o kadar başarı
kazanabiliyoruz galiba. Her zaman söylediğimin aksine yeni şeyler bulmamıza
gerek yok gibi, daha çok bilgileri birleştirip onlardan yeni bir şey çıkartmak
veya ilgi kurmak daha mantıksal bir yaklaşım olur diye düşünmeye başladım.
Tarih tekerrürden ibaret derler ya bence “gelecek tarihten/geçmişten ibarettir.”
Otobüse bindiğimde
kimseyle konuşma imkanım olmadığı için genelde kulaklığıma ve şarkılarıma
sarılıyorum. Yine böyle bir günde kulağımda Ali Kınık çalarken birden insanlar
dikkatimi çekti. Etrafımdaki insanların çoğu ya müzik dinliyordu ya da kitap
okuyordu. Bu gerçekten çok ilgi çekici bir şeydi benim için. “Acaba şuan neler
düşünüyorlar? Hepsi kendi hayallerini kuruyorlar ama gerçekleştirmek için hiçbir
şey yapmayacaklar” gibi bir düşünceyle baş başa kalmıştım. Hep bir şeyleri
hayal ediyoruz ama bu hayaller için birazcık çabalayıp “yine olmadı” diyerek
pes ediyoruz. Mesela ben bunu çok yapıyorum. Hayaller kuruyorum ama bu hayal
için çalışmayı bırakın en ufak bir gayret dahi göstermiyorum. Hayalimden de
vazgeçmiyorum. Ben burada dururken o kendiliğinden bana gelsin istiyorum. Çok
saçma bir durumda olduğumun da ne yazık ki farkındayım.
Bu sefer öyle bir mesaj falan vermeyeceğim, görüşürüz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder