6 Mart 2017 Pazartesi

Küçüklüğüm ve Çocuklar

   Karakterimizin, düşünce sistemimizin, davranışlarımızın, ruhsal durumumuzun nasıl oluştuğunu gerçekten merak ediyorum. Belki bilseydim bu konu hakkındaki düşüncelerimin doğruluğunu teyit edebilirdim.  
   Bazen sanki çok büyümüşüm gibi küçüklüğümü düşünüyorum. Bir yandan yaptıklarım için seviniyorum, bir yandan bana yapılanlardan dolayı üzülüyorum/sinirleniyorum. Küçükken kilometrelerce mesafelere kendi başıma giderdim, hiç korkmazdım. Başıma bir şey gelir mi acaba, kaybolur muyum gibi bir düşünce aklıma dahi gelmezdi. Mahallemizi ve çevresini avucumun içi gibi biliyordum. Ne güzel ki ailemde beni eve kapatmakla uğraşmıyordu, şimdilerde dışarı çıkartmak için uğraşıyorlar o da ayrı bir mesele tabi. Ama bazen çevremdeki insanlar sırf konuşuyorum bir şeylerle uğraşıyorum diye bana kızıyorlardı. Biraz yaramaz biraz da uslu bir çocuktum aslında. Şimdilerde çok iyi hissediyorum, okul öncesi ve ilköğretim zamanlarımda beni susturmaları ve istedikleri gibi davranmam için gösterdikleri tepki yüzünden içimde bir çekingen taraf oluştu. Belki beni olduğum gibi kabul edip hayatıma devam etmeme izin verselerdi şuan “dava adamı/aksiyon adamı/eylem insanı” tabir edilen insanlardan olurdum. Ama şuan oturduğum yerden kalkmak iş yapmak dahi içimden gelmiyor.
   Şimdi bunları anlatmamın sebebini anlatayım. Şimdiki çocukların çoğu evde büyüyor. Ailesinin korumasında, sokak görmeden ve her zorlukta ailesinin yardımına muhtaç bir şekilde yaşamaya alışıyorlar. Sonra ruhsal durumları, düşünce yapıları, davranışları gibi özellikleri korku, panik, tedirginlik, asalak olmaya doğru eğilim gösteriyor. Ben sekiz yaşındayken şimdilerde girerken iki kere düşündüğüm yerlere gözüm kapalı girip çıkacak cesaretim vardı. Arkadaşlarımla sokak sokak gezerdik, şimdilerde çoğumuzda öyle pek bir şeyden korkmadan yaşıyoruz. Zamane çocuklarının sonu ne olacak diye düşünüyorum. Belki sırf bu yüzden bile çocuk sahibi olmaya hatta evlenmeye bile mesafeli bakıyorum. Çocuğumu çekingen, her şeyden korkan istemediğim saçma sapan birisi gibi yetiştirme ihtimalim var. Kendi çocuğum olunca belki eleştirdiğim o çocuklardan birisi de benim çocuğum olabilir diye düşünüyorum. “Bekara eşini boşamak kolay” gibi bir atasözümüz var, ama eğer beni okuyorsanız ve çocuğunuz, kardeşiniz,  yiğeniniz, torununuz falan varsa salın sokağa bir hayatı yaşamayı öğrensinler demekten kendimi alamıyorum. Çocuklara yaptıkları her hatada kızmayın artık, bırakın yaramazlık yapsınlar, kırsınlar döksünler. Kendileri öğrensin yanlışların yanlış olduğunu. Yoksa bizim doğru yanlış algılarımızla büyüyecek. Aileler çocuklarının kendileri gibi olmaması için uğraşıyor genelde, ama kendi hayatlarını düşüncelerini ortaya çıkartmaya izin vermiyorlar. Çok garip ve çok üzücü bir durumdayız. Eğer dediğim gibi okuyorsanız beni, bu konuyu bir düşünmenizde fayda var. İğneyi kendimize batıralım artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder