18 Şubat 2017 Cumartesi

Evrim ve Teizm üzerine düşünceler

Ne kadar acı olursa olsun ben gerçeğe inanıyorum. Gerçek ne? Bilmiyorum.
Evrim, çağımızın hastalığıdır. Evrime inananların çoğu şeyi reddetmesi gerektiği düşüncesi ne acıdır. Büyük bir tartışma konusu bulan ateistler ve bir dine inananlar bir savaş alanına çevirmese ortalığı zaten herkes garipserdi. Bir kez de orta yol bulun, birbirinizi eleştirerek yanlışlarınızı ve yanılabiliyor olabileceğinizi düşünseniz ne olur?
Bu konuyu yeni fark etmiş çoğu yeni yetme, bilimden az biraz bir şeyler öğrendiğini sanmış insanlar görünce işte diyorum şimdi geçen zamanımıza yazık olacak. Aynı şey fazla bir din bilgisi olmayan ama her şeyi biliyormuş havasında konuşan insanlar için de geçerli. Öyle bilimden teolojiden pek bir şey anladığımı söyleyemem. İki taraftan birisine katılmak istemediğimden de pek anlamaya çalışmıyorum. Mesela teist birisini ele alalım, hiç düşünmüyor musun? Bunca din var bunca din içinde farklı görüşler var tartışmalar var. Yanılma payını, Allah’ın dinini yanlış anlayabiliyor olabileceğini hiç mi düşünmüyorsun? Sende inanıyorsun bende inanıyorum, inandığımız değerlere yanlış inanıyor olabileceğimiz veya yanlış anlıyor olabileceğimiz gerçeği bana mı bu kadar yalın geliyor yoksa sen gerçekten de bilgin misin? Peki sen ateist olan, evrimin dinlerin her olgusunu yıktığını düşünen güzel kardeşim. Hiç düşünebiliyor musun? Evrim teorisi ispatlansın veya ispatlanmasın bir şey fark etmez. Zaten doğru olan din eğer evrim gerçekten var ise onunla çatışmaz. Mesela İslam’ı ele alalım, Kur’an’ı biraz okuduğum ve fikir sahibi olduğum ve en son gönderilen kitap olduğu için bunu seçtim. Belirtildiği gibi toprak, su ve etten yaratılmadan belli noktalarıyla değinilmiştir. Yani insanın yaratılışının üç aşamasından bahseder. Bu üç aşama eğer evrim gerçekten doğruysa bununla çelişmemesi gerekir, kanıtlaması gerekmez. Kanıtlıyor olsaydı ve evrim gerçekten var olduğu ortaya çıktığı durumda inanmayan hiç kimsenin kalmaması durumu ortaya çıkardı. O zamanda bir sınavda olmamızın bir manası kalmazdı. Neyse, bu üç aşamaya genelde evrimcilerden hep itiraz geliyor. Niye yapıyorsunuz bunu? Konuya elimizde üç ipuçu var bunları dikkate de alabiliriz diye bakabilirsiniz. Ya da bu üç aşama da olabilir, bu aşamalarda evrimle gerçekleşmiş olabilir de diyebilirsiniz. Mesela şöyle bir şey olmuş olamaz mı? İlk insan Hz. Adem ve Havva olduğunu elimizdeki kaynaktan öğrendik. Evrim devam ederken artık insan aşamasına gelindiğinde Allah direkt olarak insan neslini yaratmış olamaz mı? Sonuçta tüm aşamaları tespit edemedik henüz. Ya da insan diyebileceğimiz evrim aşamasına gelindiğinde artık onlara akıl denen olguyu aktararak onların gerçek bir “insan” olmasını sağlamış olamaz mı? Ya da şöyle bir yorum da yapabilirim, Hz.Adem ilk peygamberdir, ilk halifedir derim ve bütün problem ortadan kalkabilir ama bu son yorumu aklımdaki diğer yorumlara nazaran bazen haklı bazen haksız buluyorum. Her iki grup için de şunu unutmamasını rica ediyorum. (Ateist ve teistler için) Yoktan var edilme durumu evrim ve Allah’ın dini arasında bir çelişki oluşturmaz. Evrime göre hiçlikten bir şey çıkmaz. Yani bir başlangıç olması gerekir buna Büyük Patlama deniyor şimdilik belki ileri de başka bir şey daha bulunur. Bulunsa da bence fark etmez.(Bu arada her bilinmeyen sınırına gelindiğinde bundan sonrası Tanrı’dır düşüncesine de hiç katılmıyorum.) Zaten bir şey yoktan var edilme durumu tam olarak olmuyor. Nasıl? Her şey Allah’ın kudreti ve bünyesi içinde olduğunu düşündüğümüzde, yaratılmamızın bir başlangıcı olarak Allah’ı kabul edebiliriz, çünkü ezeli ve ebedidir. Bu söylediğim İslam’a da tam anlamıyla ters düşmeyebilir, bakış açınıza göre değişir bu durum tabi. Bizim bilgimiz sınırında Allah’ı tam anlamıyla bu yaşamda kavrayamayacağımız için elbette bir yoktan var edilmişiz gibi bize görünecektir. Ama ayette belirtildiği gibi bize canı veren de evreni yaratan da Allah’dır.

Söylemek istediğim galiba ana hatlarıyla anlaşılmıştır. Bu yazıyı daha sayfalarca uzatabiliriz. Kısaca şunu söylüyorum. Birbirinizle çatışmak yerine birbirinizi anlamaya ve kendinizin yanılma payını göz ardı etmemenizi isterdim. Hiç kimse allame-i cihan değil. Hiç kimse kusursuz değil. Her doğrunun içinde bir yanlış her yanlışın içinde bir doğru olması gayet doğaldır. Doğru ve yanlış kavramları sert çizgileri olan birer olgu değildir. Karşıt görüşü bitirmeye çalışmak yerine düzeltmeye çalıştığımız takdirde doğru olgusuna daha yaklaşabiliriz. Hatam olduysa affedin. Bende acizane bir insanım sonuçta. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder