Bir
derin duyguya kapılıyorum. Derin dediysem anlıyorsunuz siz. O ince sızı, o iç
çekişle gelen ve yüreğinin içinde kamp kuran bir duygu. Anlatılamayacağı belli
iken hala anlatılmaya çalışan o duygu. Kapılıyorum, sürükleniyorum
denizlerinde. Dalgaları, hırçın değil onun. O sessiz sakin kendine özgü şekilde
dalgalara sahip, çokça huzurlu ama biraz endişe verici. Rüzgarla birlikte
üşütüyor içimi. Gölgede soğuk, gözlerinde sıcaklaşıyor ısım. Görüyorum, bu
görmek göz ile olacak iş değil bu sefer. Bu duyguda görmek bir göz eylemi
olmaktan çıkıyor. Saç uçlarımdan bile görebiliyorum, öyle görmek benimki.
Aslında arzuluyorum olmadığın her saniyede iç çekişlerimi, göğüs daralmalarımı
ve en önemlisi parmak uçlarımdan bile kokusunu duymayı. O derin duygu için
ihanet ediyorum bildiğim tüm kurallara, sevgilere, sevgililere ve sevişmelere.
Cezalandırılmıyorum, çünkü ihanetlerimi gizliyorum aceleyle. İhanetlerime hiç kimseleri dokundurtmuyorum. Kendim bile unutuyorum ve günahsız olduğumu
iddia ediyorum. Yalan söylüyorum her yeni duyguya, günahsız geliyorum sana
diyorum. Yalanların en büyüğünü söylüyorum ama belli etmiyorum. Ustalaşıyorum
yaptığım bu gizli oyunumda. İlk perde kapandığı vakitte, sessizce neler
kazandığıma bakıyorum. Neler kaybettiğimi hiç umursamıyorum. Çünkü kazandığımı
düşünüyorum.
Yatsılar
geçiyor, mumlar sönmüyor artık. O devir geçti diyorum içimden, o devir geçti.
Artık ustalaştım bu oyunda. Sonra dönüyorum, dolaşıyorum, yaşlanıyorum.
Unutuyorum gittiğim duyguları, tekrar ilk duyguma dönüyorum. İlk derin duygum,
unutmuşum onu. Yine aynı oyunu oynuyorum hiçbir şeyden habersizce. Akıllanan
duygum beni kandırıyor. Darbelerin en büyüğünü vuruyor. Ya da ben öyle
sanıyorum. Yıpranıyorum, yıpratılıyorum. Bunları en kötü zamanlarım sanıyorum.
Ama öyle olmadığını anlıyorum. O duygudan sonra bir daha hiçbir duyguya
gidemiyorum. Istırap çekiyorum, isyan ediyorum. Yine de gidemiyorum.
Nefret
etmeye başlıyorum artık derin duygulardan. Nerede görsem kaçıyorum, kaçmaya
çalışıyorum. Gizli gizli yerler keşfediyorum içimde. Saklandım sanıyorum. Sonra
mı? Sonra işte bir derin duyguya kapılıyorum. Kaçamıyorum, çünkü artık
yorulmuşum. Yaşlanmış yüreğim, artık gözlerimle görmeye başlıyorum. Bu
bildiğimiz görmek oluyor. Eski zamanlarımı hatırlıyorum, hüzünleniyorum.
Yürüyorum, hiçbir yol çıkmıyor denize. Bir rüzgar essin diyorum, alsın götürsün
içimdeki bu derin duyguyu. Olmuyor. O derin duygu hiçbir denize götürmüyor,
dalgalar artık rüzgar ile coşmuyor. Anlıyorum, aslında hiç anlamıyorum artık.
Derin duygu ne demek onu bile bilmiyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder