Bu başlığın birinci bölümünde anlattığım probleme başka
bir taraftan yaklaşacağım bu yazımda. Kültürel yozlaşmayı en çok etkileyen
etken benim için önceden evlilik programlarıydı. Artık evlilik programları
yasaklandı. Bu iyi bir gelişme. Ancak toplumun bunu kendi isteği ile izlemeyi
bırakmasını ve programların bu şekilde bitmesini diliyordum. Şuan yasaklanan
bir program ileride tekrar yayınlanmaya başladığında izleyici kitlesi tekrar o
programlara yönelmemesi için bir neden yok. Bu yüzden toplumun bu konuda
aydınlanıp kendi isteği ile bırakması gerekliliğine tekrar vurgu yapmak
istedim.
Bu yazıda kültürel yozlaşmayı artıran, şu an benim
düşünceme göre en önemli etkenden bahsedeceğim. Bu etken “Popüler Kültür”dür.
Popüler kültür, fark etmeden insanların düşünce yapısını
etkileyen, hem bireyi hem de toplumu içten içe bir bataklığın içine sürüklediği
için kültürel yozlaşmanın şu an için ana sebeplerinden birisidir. Bunu şöyle
açıklamak yerinde olacaktır. İnsanlar kendi tercihleri doğrultusunda bir şeye
ilgi duyması normal olandır. Elbette birçok kişi kendi isteği ile aynı şeylere
ilgi duyabilir. Ancak insanların kendi tercihleri olduğunu düşündüğü şeyleri
aslında belli bir mekanizma tarafından yönlendirildiğini nasıl anlayacağız ve
bunları ayırt edebileceğiz? Şu şekilde ayırt edebiliriz, eğer o anda reklam
organları (televizyon, internet, sokaktaki panolar vb.) belli bir düşünceyi
destekleyecek şekilde düzenlenmiş ise ve bu düzenleme insanları belli bir şeye
yönlendiriyorsa burada algı operasyonu var demektir. İnsanların artık o şeye
ilgi duyması ve popüler hale gelmesi olasılığı yüksek bir durumdur. Bunu
anladıysak şimdi bu algı operasyonunun kültürümüzdeki yapılara yönelik küçük düşürücü
bir şekilde uygulandığını düşünelim. Eğer algı operasyonu el yoluyla bulaşan hastalıklara
yöneltilirse ve toplum el ile bulaşan hastalıklar konusunda çok titizlenmeye
başlarsa, “küçükler büyüklerin ellerini öper” şeklindeki geleneksel düşüncemize
olumsuz bir etkisi olmayacak mıdır? Artık aileler çocuklarına büyüklerin
ellerini öpmemesi konusunda uyarmaya başlayacaklardır. Çünkü el ile bulaşan
hastalıklar konusunda gereksiz olarak fazlasıyla uyarılmıştır. Böylelikle
çocuklar büyüklerine saygı göstermesi gerektiğini beklide anlayamamaya veya
kavrayamamaya başlayacaklardır. Bu şu an bulduğum bir örnekti. Belki uç bir
örnek bile olmuş olabilir bilmiyorum.
Bu konuyu kafamda bir problem haline getirmemin nedeni
aslında başkadır. Artık ülkeler ülkeleri askerleriyle işgal etmiyor. Etmeye
çalışsa bile insanlar buna çoğu zaman gerektiği cevabı verebiliyor. Fransız
Devriminden beri insanlarda milliyetçilik düşüncesi farkında olmadan çok fazla
yayıldı ve kalıcı bir hale geldi bile diyebiliriz. Kimse vatanında başka bir
ülkenin askerini görmek istemez. Bu yüzden ülkeler işgal politikalarını
değiştirdiler. Örneğin, Arap baharını düşünelim. Hiçbir Avrupalı devlet kalkıp
da Arap ülkelerini askerleriyle işgal etmedi. Halk aslında devrim yaptığını
düşünüyordu. Devrim yaptıktan sonra daha düzgün bir hayat sürebileceklerini
düşünüyorlardı muhtemelen. Mesela Kaddafi’yi düşünelim. Artıları olduğu gibi
eksileri vardı. Ama en önemli özelliği Avrupalı ve Abd gibi ülkelere mesafeli
davranmasıdır. Arap liderleri uyardığı konuşmasının videolarını internetten görebilirsiniz.
Halka Kaddafi’nin kötü bir yönetici olduğu ve diktatör olduğu yalanı gizliden
gizliye aşılandı. Kaddafi’nin kötü olduğu bir anda popüler oldu. Ve halkı
birden Kaddafi’ye ihanet etti. Hal bu ki bence halkının Kaddafi’ye ihanet
etmesine bir neden yoktu. Ancak algı operasyonu o şekilde kullanıldı ve halkı
bunu yapması gerekliliğine inandı. Kaddafi’nin nasıl öldüğünü çoğu kişi bilir.
Peki Kaddafi’den sonra Libya düzeldi mi? Süper güç falan oldu mu? Hayır. Sadece
onun kötü olduğu ve öldüğünde süper olacaklarını düşündüler. İşte algı
operasyonu ve popüler kültür saçmalığını fark edememenin sonuçları budur.
Ülkeleri askerler ile işgal etmeye gerek yok artık.
Yapılacak şey insanları kendi değer yargılarından ayırmak, düşüncelerini
yönlendirmek ve popüler bir kültür oluşturmaktır. Bunu Avrupalılara benzetmek
ve Avrupalıların süper oldukları yönünde yaptığınız durumunda insanlar
kendilerini ve kültürlerini aşağılık olarak göreceklerdir. Artık Avrupalı olmak
moda olacaktır ve Avrupalı olmaya çalışmayanlar sadece aşağılık birer “varlık”
olarak görülecektir. Kendi kültürünü bıraktığı durumda geriye toplumdan ne
kalır? Artık yabancı dil konuşmak, yabancılar gibi davranmak “elit”, Türkçe
konuşmak ve Türk geleneklerine bağlı olmak “sıradan ve aşağılık” bir eylem
olacaktır. Bu olduktan sonra o ülkeyi işgal etmişsin etmemişsin bir şey fark
etmez. Maliyetsiz olarak sömürge ve köleler elde etmiş bir Avrupalı ülkeler
topluluğu ortaya çıkacaktır. Zaten şu an da böyle bir topluluk var. “Avrupa
birliği” adı altında sömürgeci devletler topluluğu oluşturmuşlar. Biz de hala
bizi aralarına alacaklarını düşünüyoruz. Bunu düşünmemizin sebebi de popüler
olanın Avrupa birliği ülkesi ve Avrupalı sayılmak olduğu içindir. Buna neden
ihtiyaç duyuyoruz? Kendi kültürümüzden ve düşüncelerimizden daha mı önemlidir
Avrupalı olmak?
Bu gerçekten de önemsediğim ve insanların fark etmesi
gerektiği bir problemdi. İnşallah sizlere yeteri kadar anlaşılır bir şekilde
anlatabilmişimdir. Yazılarım hakkında düşünceleriniz olursa “Künye ve İletişim”
bölümünden bana mail atabilirsiniz veya yorum yazabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder