26 Ekim 2017 Perşembe

Problemlerimiz: Kültürel Yozlaşma - 2

Bu başlığın birinci bölümünde anlattığım probleme başka bir taraftan yaklaşacağım bu yazımda. Kültürel yozlaşmayı en çok etkileyen etken benim için önceden evlilik programlarıydı. Artık evlilik programları yasaklandı. Bu iyi bir gelişme. Ancak toplumun bunu kendi isteği ile izlemeyi bırakmasını ve programların bu şekilde bitmesini diliyordum. Şuan yasaklanan bir program ileride tekrar yayınlanmaya başladığında izleyici kitlesi tekrar o programlara yönelmemesi için bir neden yok. Bu yüzden toplumun bu konuda aydınlanıp kendi isteği ile bırakması gerekliliğine tekrar vurgu yapmak istedim.
Bu yazıda kültürel yozlaşmayı artıran, şu an benim düşünceme göre en önemli etkenden bahsedeceğim. Bu etken “Popüler Kültür”dür.

Popüler kültür, fark etmeden insanların düşünce yapısını etkileyen, hem bireyi hem de toplumu içten içe bir bataklığın içine sürüklediği için kültürel yozlaşmanın şu an için ana sebeplerinden birisidir. Bunu şöyle açıklamak yerinde olacaktır. İnsanlar kendi tercihleri doğrultusunda bir şeye ilgi duyması normal olandır. Elbette birçok kişi kendi isteği ile aynı şeylere ilgi duyabilir. Ancak insanların kendi tercihleri olduğunu düşündüğü şeyleri aslında belli bir mekanizma tarafından yönlendirildiğini nasıl anlayacağız ve bunları ayırt edebileceğiz? Şu şekilde ayırt edebiliriz, eğer o anda reklam organları (televizyon, internet, sokaktaki panolar vb.) belli bir düşünceyi destekleyecek şekilde düzenlenmiş ise ve bu düzenleme insanları belli bir şeye yönlendiriyorsa burada algı operasyonu var demektir. İnsanların artık o şeye ilgi duyması ve popüler hale gelmesi olasılığı yüksek bir durumdur. Bunu anladıysak şimdi bu algı operasyonunun kültürümüzdeki yapılara yönelik küçük düşürücü bir şekilde uygulandığını düşünelim. Eğer algı operasyonu el yoluyla bulaşan hastalıklara yöneltilirse ve toplum el ile bulaşan hastalıklar konusunda çok titizlenmeye başlarsa, “küçükler büyüklerin ellerini öper” şeklindeki geleneksel düşüncemize olumsuz bir etkisi olmayacak mıdır? Artık aileler çocuklarına büyüklerin ellerini öpmemesi konusunda uyarmaya başlayacaklardır. Çünkü el ile bulaşan hastalıklar konusunda gereksiz olarak fazlasıyla uyarılmıştır. Böylelikle çocuklar büyüklerine saygı göstermesi gerektiğini beklide anlayamamaya veya kavrayamamaya başlayacaklardır. Bu şu an bulduğum bir örnekti. Belki uç bir örnek bile olmuş olabilir bilmiyorum.

Bu konuyu kafamda bir problem haline getirmemin nedeni aslında başkadır. Artık ülkeler ülkeleri askerleriyle işgal etmiyor. Etmeye çalışsa bile insanlar buna çoğu zaman gerektiği cevabı verebiliyor. Fransız Devriminden beri insanlarda milliyetçilik düşüncesi farkında olmadan çok fazla yayıldı ve kalıcı bir hale geldi bile diyebiliriz. Kimse vatanında başka bir ülkenin askerini görmek istemez. Bu yüzden ülkeler işgal politikalarını değiştirdiler. Örneğin, Arap baharını düşünelim. Hiçbir Avrupalı devlet kalkıp da Arap ülkelerini askerleriyle işgal etmedi. Halk aslında devrim yaptığını düşünüyordu. Devrim yaptıktan sonra daha düzgün bir hayat sürebileceklerini düşünüyorlardı muhtemelen. Mesela Kaddafi’yi düşünelim. Artıları olduğu gibi eksileri vardı. Ama en önemli özelliği Avrupalı ve Abd gibi ülkelere mesafeli davranmasıdır. Arap liderleri uyardığı konuşmasının videolarını internetten görebilirsiniz. Halka Kaddafi’nin kötü bir yönetici olduğu ve diktatör olduğu yalanı gizliden gizliye aşılandı. Kaddafi’nin kötü olduğu bir anda popüler oldu. Ve halkı birden Kaddafi’ye ihanet etti. Hal bu ki bence halkının Kaddafi’ye ihanet etmesine bir neden yoktu. Ancak algı operasyonu o şekilde kullanıldı ve halkı bunu yapması gerekliliğine inandı. Kaddafi’nin nasıl öldüğünü çoğu kişi bilir. Peki Kaddafi’den sonra Libya düzeldi mi? Süper güç falan oldu mu? Hayır. Sadece onun kötü olduğu ve öldüğünde süper olacaklarını düşündüler. İşte algı operasyonu ve popüler kültür saçmalığını fark edememenin sonuçları budur.
Ülkeleri askerler ile işgal etmeye gerek yok artık. Yapılacak şey insanları kendi değer yargılarından ayırmak, düşüncelerini yönlendirmek ve popüler bir kültür oluşturmaktır. Bunu Avrupalılara benzetmek ve Avrupalıların süper oldukları yönünde yaptığınız durumunda insanlar kendilerini ve kültürlerini aşağılık olarak göreceklerdir. Artık Avrupalı olmak moda olacaktır ve Avrupalı olmaya çalışmayanlar sadece aşağılık birer “varlık” olarak görülecektir. Kendi kültürünü bıraktığı durumda geriye toplumdan ne kalır? Artık yabancı dil konuşmak, yabancılar gibi davranmak “elit”, Türkçe konuşmak ve Türk geleneklerine bağlı olmak “sıradan ve aşağılık” bir eylem olacaktır. Bu olduktan sonra o ülkeyi işgal etmişsin etmemişsin bir şey fark etmez. Maliyetsiz olarak sömürge ve köleler elde etmiş bir Avrupalı ülkeler topluluğu ortaya çıkacaktır. Zaten şu an da böyle bir topluluk var. “Avrupa birliği” adı altında sömürgeci devletler topluluğu oluşturmuşlar. Biz de hala bizi aralarına alacaklarını düşünüyoruz. Bunu düşünmemizin sebebi de popüler olanın Avrupa birliği ülkesi ve Avrupalı sayılmak olduğu içindir. Buna neden ihtiyaç duyuyoruz? Kendi kültürümüzden ve düşüncelerimizden daha mı önemlidir Avrupalı olmak?

Bu gerçekten de önemsediğim ve insanların fark etmesi gerektiği bir problemdi. İnşallah sizlere yeteri kadar anlaşılır bir şekilde anlatabilmişimdir. Yazılarım hakkında düşünceleriniz olursa “Künye ve İletişim” bölümünden bana mail atabilirsiniz veya yorum yazabilirsiniz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder